7 Haziran 2011 Salı

.

Hayyyy hakk!!

saat 3'e geliyo yarın sabah 2 finalim var ama konsantre olamıyorum bir türlü. Çarşamba saat 6 sularından beri böyleyim. Acayip bir halet-i ruhiye içinde salınıyorum o zamandan beri. sanki biri pause tuşuna bastı hayatımın. Böyle her şey durdu ama ben hareket ediyorum. Çok sıkıldım dayanamıyorum. Çaresizlik desen yine beni boğmakla meşgul. Her zaman şunu savunmuşumdur. "Geleceği çok fazla düşünme, hatta hiç düşünme. Ne olacak diye sorma o an geldi mi ne olacağını görürsün zaten." gibi gibi gibi. Sanırım bu ağzımdan ya da beynimden çıkan kelimeler, o anki durumumun iyiliğinden kaynaklanıyor. Zaten mutlusun ve gelecek seni heyecanlandırmıyor çünkü yaşadığın an yani o an gerçekten de senin hayatta olmak istediğin yer. İşte böyle durumlarda geleceğe sarılmıyosun. Fakat şu an aslında bayaa kötü durumdayım. İçim içimi yiyor. Kendime zarar veriyorum bari sana zarar vermeyeyim ey sevgili! 1,5 hafta daha dayanayım sen de atlat şu sıkıntılı zamanlarını. Tam bunu düşünürken de aklıma başka bir şey giriyor. Ya 1,5 hafta sonra yani 15 gün konuşmadıktan sonra dersen ki bana "Biz birbirimize zarar veriyoruz. Ayrılalım." falan filan. Deme sevgili. Çünkü ben şunu artık gayet net biliyorum.

Hani sen bana soruyodun şakayla karışık "aşkım ben seni terkedersem sen üzülürsün di mi, ölürsün di mi?" diye. Ben de diyordum ya "Ölürüm aşkım dayanamam.". İşte o gerçekmiş ben onu anladım.

Saat 03:02 ve ben seni hala seviyorum. Sen de beni sev tamam mı?