
Dün İstanbul tam anlamıyla cehennemi yaşadı . Ve ben buna bizzat sokakta hatta ve hatta en fazla rüzgar alan yerlerde şahit oldum . Bir arkadaşın kaydına yardım etmek için Davutpaşa'ya gidecektim . Trafikte kalmaktan pek hoşlanmadığım için metrobüsle gideyim dedim . saat 12.00 civarıydı ve bayaa bi rüzgar vardı . Yağmur damlaları da rüzgarın seyrine göre değişik yönlerde ara ara serpiyordu . Metrobüs , metro derken Davutpaşa'ya vardım . Otobüslerin kalkış noktasını değiştirmişler . İnşaat fakültesi de tam ters yerde olduğu için bütün bir Fen-Edebiyat fakültesi boyunca yüksek ağaçların arasında yürüdüm , ki bu yaklaşık 10 dakikaya tekabül ediyor . Bir süre sonra dal parçaları düşmeye başladı . Elimi siper ettim . Rüzgar iyice azmaya başladı . Bir daha hiç bırakmamak üzere bir elimle şapkamı tutmaya başladım . Yaklaşık 2 dakika sonra çatırt diye yanımdaki koca ağaç devrildi . Allahtan öbür tarafa doğru devrildi de herhangi bir sorun çıkmadı . Dönüşte rüzgar çirkin yönünü iyice göstermeye başlamıştı . Metrobüsten inip eve doğru ilerlerken rüzgarın şiddetinden bir an dengemi kaybettim neredeyse düşüyordum . Eve gidene kadar yolda sürekli kiremit parçaları vardı . Eve 30 metre kala yerde cam kırıkları vardı . Bir mağazanın camı patlamış . Nasıl patlamışsa . Bir baktım bizim sokağın başında iki itfaiye var . "Hayırdır inşallah" deyip ilerledim buradan bir hayır çıkmayacağını bile bile . Ve korkunç manzarayla karşılaştım . Bizim çatı uçmuş ve de evsahibinin ve bir başkasının da arabasını kapsayacak şekilde yola konmuş . Allahtan altında kalan yokmuş fakat arabalarda bayaa bi hasar vardı . Tavan , arka cam , tampon alayı gitmişti . İnşallah kaskosu varmıştır .
Şimdi dönelim en başa...Herkesin ortak görüşüne ve kelimeyi kullanışına bakılırsa bu bir fırtınaydı . Şimdi hakikaten kasırga nasıl bir şeymiş çok merak etmeye başladım . Hele tayfun , bu gözlere görmek nasip olmaz herhalde .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder