19 Eylül 2008 Cuma

Uefa Kupası 08/09 1. Tur Bellinzona 3-4 Galatasaray



90+4'te gelen galibiyet golünden sonra bir gülme tuttu beni . Öyle bir gülme kriziydi ki bu , yaklaşık bir saat boyunca artçı sarsıntılarla birlikte devam etti . Galatasaray zor bi şeyi başardı . Bu kadar kaliteli adamı toplayıp mahalle takımı gibi oynatmak hakikaten takdire değer . Artık inanıyorum , üstümüzde bir lanet var ya da bir büyü . Bir kere olur , iki kere olur ama artık kabak tadı vermeye başladı . Karşındaki takımı kalite olarak 5'e katlıyorsun . Fakat o takım 5 pozisyonun 3'ünü gol yapıyor , sen ise çift haneye çıkabileceğin bir maçı güç bela kazanıyorsun . Bu blogu ilk açtığımda yazmıştım . Bir şeyler var ama...Hakikaten anlam veremiyorum .

Enteresan bir şekilde Hakan-Bülent-Xavier'li dönemden 5 yıl sonra yine bir 3'lü defans denemesiyle başladık maça . Olmadı , olmaz da . Gelenekler kolay kolay değişmez . Galatasaray takımı 4-4-2 oynar . Gözler alışmış bi kere . Kafamız basmıyor değişik sistemlere . Ama turuncu formaya pek bir ısındım doğrusunu söylemek gerekirse . Eğer parayı denkleştirebilirsem alıcam bi tane turuncu forma , o zamana kadar da Kewell böyle devam ederse , yazdırırım belki de arkasına ismini . Formanın arkasına yazılan harflerin rengini de değiştirmişler bu maç . Turuncunun üzerine kırmızı hoş gidiyordu aslnda , bir ton fazlası gibi duruyordu . Fakat siyah da fena olmamış .

Herhalde en rahat oynadığımız maçlardan biriydi Bellinzona maçı . O kadar rahat pas yaptık ve pozisyona girdik ki , şaştım kaldım doğrusu . Ama yine golü biz yedik . Enteresan...Kewell skoru eşitledi . Bu adam topa nasıl vurulacağını biliyor , pas vereceği zaman bekletmiyor , tek pası çok iyi yapıyor . Efendi de bir çocuk . Tek kelimeyle muhteşem bi transfer . O nasıl bir vuruştur . Alışık değiliz biz öyle şeylere .


İlk yarı böylece bitti . İkinci yarının başında , 15 dakikalık devre arasıyla beraber uzun süredir gol yememiştik ve zamanı gelmişti . Bu gol de bir türkten geldi . Gürkan Sermeter . İsviçre'de , Almanya'da , bu tür oyuncular çoktur . Bir çokları bilmez , ama fm oynayanlar illaki bilir bu oyuncuları . Genel olarak beğendim de . Zaten Bellinzona'nın en iyi oyuncusuydu .

Yediğimiz golün hemen akabinde Baros çıktı sahneye . Bu maç Baros'un Galatasaray'da ilk golünü attığı maç olacaktı , öyle de oldu . Lincoln'ün kullandığı serbest vuruşta beraberliği getiren Baros , daha sonra da Gürkan'ın hatalı geri pasını değerlendirip 3. golü de attı . Ammavelakin İsviçre deplasmanı kurallarına göre Galatasaray'ın yiyeceği gol adeti belliydi . Aksi durumda takım Uefa Kupası'ndan men edilcekti . 90'da kornerden yediğimiz gole 90+4'te Lincoln'le karşılık verip maçı kazanmasını bir şekilde bildik .

Her şey bir yana , bu maç Hakan Balta'nın ne kadar mübarek bir adam olduğunu bir kez daha göstermiştir . Volkan Yaman , Balta'nın yedeği olduktan sonra kendini geliştirememiş ve hatta baltalamış adeta (bak laf oyunu yaptım) . Serkan Kurtuluş 18 yaşında Galatasaray forması giymenin verdiği heyecandan mıdır bilinmez ama maç boyunca eli ayağına dolaştı . Yine de gayet istekliydi . Ayrıca Kewell'ın golünün asistini yaptığını da es geçmemek lazım . Servet'e birşeyler olmuş , Emre çabuk dönerse ilk yarının sonunda defans ikilimiz Meira-Emre olur . Lincoln isteyince oynuyor . Bu adamın istemesi için yönetim derhal birşeyler yapmalı . Bir diğer nokta ise maçın hakemiydi . Bu kadar yanlış karar veren hakem az gördüm . Art niyetlimiydi kesinlikle hayır . Ama gördüğüm en kötü hakemlerden biriydi . Fakat maçı da aldığımız için ben şahsen hakkımı helal ediyorum .



Şimdi iki hafta sonra bu maçın rövanşı oynanacak . Takımın oturması için biraz daha zaman lazım . Yüksek bi ihtimalle rövanş maçına da sıkıntılı çıkacağız . Hatta ve hatta yine gol yiyeceğimizden de eminim . Sami Yen'deki maçta kaç tane gol yeriz onu bilemem ama , kaç tane atacağımızdan o kadar eminim ki...

Unutmadan...

(bkz : haklı çıkmanın dayanılmaz hafifliği)

tabi sadece goller konusunda...

Hiç yorum yok: